29 Mayıs 2011 Pazar

kalbim EGE'de kaldı..

gitmek güzel gidilen yerlerde sevdiklerin varsa... ne zamandır göremediklerin varsa...çocukluğun, anıların varsa...komşuların, kaybetmekten korktukların,birgün yine gittiğimde bulamazsam diye korktuklarım..ya da eksildiklerini hissettiklerim ahirete gönderdiklerim.
insanın doğduğu yer mi?doyduğu yer mi? her ikisi de bence ..ikisinden de vazgeçemeyenlerdenseniz kalbiniz hep biryerlerde kalıyor.
 dönmek,döndüğün yerde bekleyenin varsa güzel..dönerken arkada bıraktıkların için kalbin buruksa, garip bir durgunluk varsa bu gurbet kuşlarının anlayacağı bir duygudur.
ne zaman yolculuk yaklaşsa bende bir durgunluk başlar.. donuk donuk. tepki yok. düşünceli bakışlar..çaresiz yola koyulur gelirim.
geldiğim yer
evim... yuvam...herşeyim...
sevdiğim...
daha ne isterim.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

son sözümü söyleyim de gideyim..


                              herkesin dileği bu  bakalım mevlam görelim neyler neylerse güzel eyler..

hoşçakalın İzmir dönüşü görüşürüz..
dua ile...

15 Mayıs 2011 Pazar

3 günde 2 tencere




Bu çorba bize Nuranımız dan hatıra kaldı. Erzurum aşotu çorbası...
ilk kez denedim hızımı alamadım cumadan pazara 2 tencere yapıvermişim..

13 Mayıs 2011 Cuma

CHİCCO Meydan Muharebesi

önce bi bu videoya tıklayın ...eskilerden geldi aklıma ..
severek gülmekten katılarak izlediğim diziydi..


Gelelim başlığın kerametine..
Hey gidinin dünyası millet nasıl zengin oluyormuş.ya da insanlar nasıl canavarlaşıyormuş bir kez daha gördük test ettik.O sokakta görünce hanımefendi beyefendi olanlar nasıl da birden canavarlaşıyormuş baktık gördük.
şaşkınlık içerisinde izledik.hemen olay mahalini terk eyledik.
1-2 haftadır arayıp durduğum hamiş eşofmanını bugün alabilmiştim ki bir arkadaş tel. etti.Chicco nun fabrika satış  mağazası varmış bugün satış yapılacakmış ikizler için alış-veriş yapacaksan bi git bak..hadi dedik zaten dışardayız gidelim.. amaa ne gitmek baya uzakmış. fabrikalardan trafolardan geçtik ulşatıkki daha kapılar açılmamış. millet sıraya girmiş bizde erken gelenlerden olmuşuz az biraz kuyruğun başına yakınız..aradan 1 saat geçti ortalık ana-baba günü gibi millet sohbet ediyor biz geçen geldiğimizde puset aldık araba aldık çok uygun oldu falan diye.anam dedim buranın FANları varmış.önümde kıdemliler vardı.kapıların açılmasına yakın çantalarından büyük büyük poşetler çıkardılar.vay bee dedim iş ciddi.. tüh bak görüyor musun poşetimizde yok..
iyi dedik.bizde bi bakarız herşeyden 2 tane almak zorundayız bizim için tasarruflu olacak.
hamileler çocuklular teyzeler ablalar geeeell.
içimden konuşuyorum yani iyi bir marka heralde BURHAN ALTINTOP gibi milleti ezmeyiz millette bizi ezmez.asil asil yaparız alış-verişimizi..gelen arabalara bakıyorum mersedesler ,opeller,hondalar,... bilmem neler daha aşağı araba yok yanii. ii diyorum.ezilme yada utanılacak bir durum olmaz.bakarım reyonlara badi neyin alırım biberon bakarım beğenirsem alırım diye düşünüyorum.daha araba almaya gerek yok pusette arkadaşlar verecek zaten .


kapılar açıldı anam.... sanki haranın kapısı açıldı atlar koşturuyor. anlamadım önce kocaman bir ambar depo..herkes öndeki kolilere koşturdu ellerinde turuncu poşetler ha dedim burdan poşet alacağız galiba IKEA daki gibi derken bende alayım derken bi baktım AA biberonlar millet hiç bakmadan çorba karıştırır gibi elini daldırıyor ne gelirse poşete atıyor..ama o insanların halini görmenizi çok isterdim. eşim hemen etrafıma çember kurdu. napıcağımızı şaşırdık. o sırada elime 0+ yazan biberon geçti hah dur aynısından bi tane daha bulayım dedim. eşim beni koruyor bu sırada.. 2 tane aldım.çekildim napayım derken ha bide küçük  alalım dedik. 2 tanede öle aldık ama biz daha kapı ağzındayız millet çoktan oyuncakları arabaları donları taytları kaptı..yetişemeyen çocuğunu kaptığı arabaya oturtmuş. o derece yani. derken az büyükçe bir kutu geçti elime neymiş bu diye baktım hani şu dolaplar prizler için kilitler falan varya onlardanmış içinde bir sürü var 10 lira alalım dedik. düşünürken bir adam benim önümdeki kutuda ne olduğunu bilmeden şunlardan banada verin diyordu.
şaşkın şaşkın bakarken diğer taraflarda ne var demeye kalmadı kutuların dibi görünmüş .millet o kadar kısa zamanda ne aldı ne baktı anlamadım.Milletimizin bu huyu elitti mahalleliydi dinlemiyor.açık kapı görmesin herkes aynı oluveriyor vallaa.sonrada kalkıp birbirlerine entel dantel hava atarlar. burunlarından kıl aldırmayan bütün tipler ordaydı. hani burnu düşse yerden almaz dediklerinizden..
kasalara ulaşmak istedik eğer biraz daha kalırsak bu seferde kasa krizi olacak hemen kasaya ilerledik.ilk bizdik kasaya gelen.millet topladığını kenarda köşede ayıklıyordu..
ödedik 46 tl çıktık ne almışız bi bakın.
bi ara eşim yanlış anlamış sonradan farkettim 2 tane yedek biberon emziği almış adamcağız .
fabrikadan ilk çıkan bizdik.
akıllarda kalan... tam tv haberlerine konu olacak cinsten kareler..
Şaşkınlık,ve kurtulmuş olmanın verdiği mutluluk..
evet dostlar bir İstanbul macerası böyle noktalandı...



bu arada 15 gün falan yokum pazartesi İzmire gidiyorum sılayı bir ziyaret edeyim sonra halim olmayacak galiba..inş ay sonunda burada olurum. sizleri çok özleyeceğim. dua ile sevgi ile..

12 Mayıs 2011 Perşembe

HAMARAT HANIM

bizim sülalenin ilginç tipleri vardır..
şu anda üstün dökmen de tv de konuşuyor hani baskıcı anne-baba  tipleri vardır ya şunu yap, bunu oku , aaa sen onu beceremezsin. ama laf başı gelince herşeyi çok iyi bilirler becerirler.ondan daha güzelini yapan yoktur.herşeyi en iyi o bilir.ondan güzel yapan olmaz.en iyi dekoru o yapar en iyi börek onun böreğidir. en iyi yemeği o yapar. mmmm bir yemek yapmıştır ki millet parmaklarını yemiştir.ondan iyi çeyiz hazırlayan yoktur. en iyi temizliği o yapar ondan başka herkes pistir.

böle insanların evinde de tedirgin tedirgin gezersin aman şurası bozuldu mu?ay ellerimi yıkarken etrafı çok mu ıslattım. aman kapıyı çok mu çarptım. bildiklerinizi unutur sakar saçma sapan bir tip olur çıkarsınız. bildiğiniz soğan doğramayı bile unutur.nasıl oluyodu diye etrafınıza bakarsınız. sizin bir fikriniz varsa bile anında karşı fikir sunulur her zamna yaptığınız börek o gün kabarmaz pişmez.sen taze fasulyeyi bile nasıl yaptığını unutup karşındakinden tarif alabilirsin. her zaman yakmadan yaptığın ütü o gün birşeyler yakabilir. panik pimpirik birtip olur çıkarsın. tatil mi yaptın yoruldunda mı geldin anlamazsın.
zaten bütün planlar ona uymak zorundadır. sen daha farklı düşünemez bir şey yapamazsın.
ahanda bundan ötürü bu tipler hem sevilirler hemde uzak durulması tercih edilir. ya da ailenin hoşgörüsü engindir bu insan idare edilir.bizdeolduğu gibi.
şimdi gelelim bu insanın çocuklarına YAZIK demi.. evet malesef mutsuz, yaptığı her zaman eleştirilen, herşeyi kendisine sorularak yapılmak zorunda..ona göre kendi evlerini bile düzeltemezler aslında düzeltirler de annelerine göre aa onlar yapamaz en iyi ben yaparım.. yaaa insan perdelerini çıkarıp yıkayamazmı?yıkar yıkamasına o kızcağızlarda yapıyor bunları zaten ama anne faktörü baskın..napsınlar onlarda bırakmışlar dağınık kalmış.ama belli yaştan sonra onlarda da isyan ve firarlar başladı..
 annenin bu tavırlarından dolayı bütün işler başına kalmış.çünkü en iyisini o yapıyor ya.. şimdide şikayetler başladı..biz de diyoruz tabii EE KENDİN KAŞINDIN...

ulen diyesi geliyor insanın yüksek müsadelerinizle ..bayırın İstanbulu'na gelin geldik anamız çalışıyordu izmirlerde. çeyizimizi bile kendimiz döşedik. oldu mu oldu.perdelerimi de kendim yıkarım,halılarımı da, temizliğimi de kendim yaparım.7 yıl oldu..çokşükür..
Annemden Allah razı olsun.az da olsa özgüvenimiz var..

9 Mayıs 2011 Pazartesi

ÇOK SESLİ APARTMAN SAKİNLERİ VE İÇ SES

bir apartman ancak bu kadar sesli olabilir.eğer evde yalnızsanız bütün gün kendiniz yerine apartman sakinlerini dinleyebilirsiniz.hatta bu dinlemeleriniz ve cinnettin geçirmeleriniz gece sabahlara kadar sürebilir.şöyle bi düşününce komik de geliyor ama yaşarken hiç de öle değil.

bizim her evimizde mutlaka bir iki komşudan evimize naklen yayın yapılır.ilk evimizde çocuklarıyla her an boğuşan bir anne vardı. bazen kadın çığrından çıkar ve ahanda şimdi çocuğu boğazladı derdim oturduğum yerden.gdip kapılarını çalayımda bari ortam değişsin  kadının ecinnileri bi dağılsın diye düşünürdüm. sonra o çocukların gelecekteki hallerini hayal eder. kadına acırdım..

ikinci evimizde üst katımızda şiddetli geçimsiz bir karı-koca ve onların zavallı çocukları...adam eve gelirgelmezkavga başlar..karı-koca küfürler gırla gider..ağlamalar inlemeler..ve kısa zaman sonra bir çocuk çığlığı  ve  kriz anları ..vazolar kırılır ..kapılar çarpılır birileri evden gider ve elektrik süpürgesi kırılanları süpürmek için açılırdı.insan oturduğu yerden bunları duymak zorunda kalıyor. üzülmemekelde değil mutlu bir şekilde evlenilmiş..gelinlikler alınmış çeyizle döşenmiş.gençliğinde hayalini kurduğun evlilik bu mu? acımamak üzülmemek elde değil..

gelelim üçüncü evimize şimdiki evimiz..komşuların bütün seslerini duyabilirsiniz..su sesi tabak çanak sesi.koşuşturan bıdıkların sesi.. HORLAMA SESİ..


evet horlama gece çaresizce ne yapacağınızı düşünür halde buluyorsunuz kendinizi ..sanki yatakta 3 kişi yatıyoruz..

kendi kendinizi gecenin bir yarısında yatak odasını hangi odaya taşısak..koca dolap nasıl çıkar..oturma odasına sığmaz mobilyalar diyeee diyeee düşünürken  buluyorsunuz.bazen duvara yumruk atasım geliyor. yada gidip kapılarına dayanmak..ama ne dicen adama:
-şeyy pardaon acaba horlamaz mısınız?
-kardeşim yeter yaaa hor hor bizde uyuyalım biraz..,


nerde bende o yürek sabır sabır sabır diye diye.. sabahlar oluyor..

sabaha karşı hadi uyudum derken bu sefer adamın (komşudan bahsediyorum) işe gidiş saati geliyor ve başlıyorlar konuşmaya ya da bağrışmaya hiç normal konuşamıyor bunlar hep bağırarak..eşim kadının şiveli konuşmasını japonlara benzetiyor sadece yüklemler türkçe eklerle bittiği için anlıyoruz. güler misin halime ağlar mısın?

derken kadın geçen hafta kapıyı çaldı..tanışmaya gelmiş..hoşgelmiş bu sesin sahibini tanımakla müşerref oldum efem.. konuş konuş derken konu geldi çattı ..HORLAMAYA.. ama ben açmadım konuyu kendisi açtı. hehe..,
sordu ses geliyor mu diye ... oh bee sonunda derdimi söyleye bileceğim komşuya..
ben mahçup oluyorum msanki evleri yıka yıka horlayan benmişim gibi evet diyebildim..  o günden beri pek ses gelmiyor .. oh be sessiz bir gece...sabah karşı coşuyor ama olsun artık diyoruz. heralde bu halimiz öğrenilmiş çaresizliğe giriyor.

ama seneye intikamım acı olacak hehehe
 ben ikizlerin beşiğini koymazmıyım YATAK ODASINA hahahaha ..ahanda .güç bende artık..artık o oda mı değiştirir ev mi bilmem...  yaşasın kötülük..haksız mıyım ama?  :)

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Yağmur olup yağasım,Çiçek olup açasım var..

yağmur olup yağasım,çiçek olup açasım var..yanımda biri olsa çıkıp yürüyesim var.
dışarda çok güzel yağmur  yağıyor.ev sanki akşam üstü gibi karanlık..çalıştığım günlerde böyle zamanlarda keşke evde olsamda yorganın altına gömülsem yağmurun sesini dinleye dinleye uyusam derdim..ne çok isterdik. yorgunluktan bitap düşmüş bir halde  arkadaşlarla evde olmanın hayalini kurardık. sıcak çay yada kahve..terliklerin patiklerin..elinde kupa ohh ne ala... ne ala..
                  kısa tatil günlerine bin tane program sıkıştırmak,yetişmeye çalışmak,hayat ne hızlıymış o zamanlar..uzun yaz günlerinde okuldan da erken çıkmışsak ya birinin evine ya da bir AVM'ye koşa koşa giderdik. ah ozaman AVM'ye gitmek ne lüks gelirdi bize..kendimizi bayram çocukları gibi hissederdik.yada evden zorla izin alabilmiş yeni ergenlere..eğer  birinin evine gittiysek ohh deymeyin keyfimize ...lise yılları gibi gelirdi..
çocuğu olanlar zor zahmet gelirdi ama onları ayırmazdık..çoluk çocuk gezerdik.çünkü çocuklar hepimizin gibi davranırdık. anaokulcu olmanın alışkanlıkları..daha annesi uyarmadan biz kol kanat olurduk..anneler de rahat ederdi..
                Hey gidi bir yağmur bana neler de hatırlattı..Artık UZAKLAR YAKIN OLSUN istiyorum..
Yalnızlıktan şikayet ettiğim bu günleri mumla arayacağımı söylediğinizi duyar gibiyim.Ama ben gidenlerin geri gelmesini istiyorum..o kadar...  :(


3 Mayıs 2011 Salı

PARK YATAK MI? BÜYÜYEN BEŞİK Mİ?

Bunları düşünmek için çok erken biliyorum. Baştan kabul ediyorum.ama ama ama ..amalarım var.ikiz gebelik olduğu için erken doğum riski var. son zamanlara bırakırsam düşünmeyi kendim gidip beğenme -alma fırsatı bulamayabilirim.

Şimdi;

Eyy ! Blog halkı size soruyorum,acep siz ne düşünürsünüz bu konuda :) ?
   
 Park yatak mı ? büyüyen yatak mı?