9 Aralık 2010 Perşembe

ahhh bugün içimde bir şair yaşıyordu..

istanbulun sularında kudurdu da kudurdu
martılar eşlik ettiler bu çığlıklara
gökyüzü zaten karışmıştı dumana.
denizin köpükleri temizledi ruhumu
tek bir istanbul vardı bugün aklımda
bilmiyordu dalgalar,serin esen rüzgar derdimi unuttuğumu
sonun baharında yaşadım istanbulu....


başlıktan ayrı değilim bugün hissettiklerimle  dışa çıkabilenler aynı değil aslında ...bir buzdağı gibi hissediyorum kendimi bazen
dibi görünmeyen...
süprizler yapmam korkmayın titanic gibi batırmam etrafımdakileri ancak kendim batarım...
offff bu ruh halinden çıkmalımıyım yoksa biraz daha böyle takılmalımıyım...
yolda çok eğlenmeden kadıköydeydim bugün trafikde olsa boşverecektim kalabalıklarda kendimi dinleyecektim.ama yol açıktı. çatısı yanmış HAYDARPAŞA karşıma çıktı..üzüldüm eski halini düşündüm. bir onun fotoğrafını çekebildim.sonra vapura yavaş yavaş bindim üst katta yer bulmak istedim yalnız olmak rahat rahat istanbulu yaşamak ama olmadı şehir kalabalıkolunca...
en arkalardan Haydarpaşaya bakan taraftan bir yere oturdum...martılar heyecanla bekliyordu.


uzun uzun baktım denize, martılara, Haydarpaşaya...birkaç fotoğraf

sonra sakinledim birden...ne bu telaş dedim içimden yavaş ol biraz...sonra oturdum tekrar yerime .baktım uzun uzun denize. vapur düdüğünü çalıyordu,martılar çığlık atıyordu..dedimya bugün içim de bir şair yaşıyordu. kapattım gözlerimi dinledim istanbulu....sonra o meşhur dizeler geldi aklıma:
"İSTANBULU DİNLİYORUM GÖZLERİM KAPALI"
uzun zamandır dinlememiştim kendimi ve istanbulu..
hayat, şehir koşmacayla geçiyor.bir gün "elveda" diyeceğiz sonra: "ama ben daha" ile başlayan cümleler...
"ben daha şunu yapacaktım" demeden önce yapmak istediklerimiz boğzımızda düğümlü kalmadan önce..yavaş yavaş boğazı geçtik köprü ve işte karşımda

SULTANAHMET,AYASOFYA,TOPKAPI,GÜLHANE,GALATA,saydım minareleri bir bir..hepsi birden dile geldi ...

Uçlarında alemleri
Sinan’ın taş kalemleri
Yedi tepeden beş öğün
Her katına yedi göğün
Allahuekber yazarlar

Ebem kuşaklarına denk
Yedi iklim, yedi renk
Gülü açarken sabahın
La ilahe illAllah’ın
Ufuklarında yüzerler

Binbir derde binbir çare
Neşrederken her minare
Tüy gibi kurşun külah
Muhammeden rasulullah
Nuruyla arşı bezerler

Açılınca yedinci kat
Yayılır hayyealessalah
Duyulunca bu çağrı
Kabe’den sonsuza doğru
Binbir daire çizerler

Her an yeniden tazeden
Açılan bir yelpazeden
Hiç şaşmadan ezeL ebet
Yerküreye beş nöbet
Hayyealelfelah süzerler
 bu da gelmezmi insanın aklına gelir gelir ve sen akşam yatağa yatmadan bunların hepsini paylaşmak istersin tanımadığın halde içini döktüğün bunca aleme...ellerim ceplerimde yürüdüm Yeni camii önüne kuşlar,millipiyangocular derken arkadan dolaştım.meşhur çeşmenin başına verdım. ne güzel osmanlıdan beri gelenk devam ediyor çeşmeden icretsiz su dağıtılıyor..sebil..
sonraaaa hayat koşmacası başladı ve şair akşam vapuruna kadar içimde bir yerlerde gizlendi. bi ara hiçolmadık bir yerde çıktı içimden ve şu sözler düştü dilimden...

KİMİNİN VARDIR;ALAMAZ
KİMİNİN YOKTUR;ALAMAZ...bunuda sonra anlatırım...bu sıralar bu şair beni terketmesin..tek isteğim...

NOT:bu gün hiç fotoğrafçılık yoktu ruhumda fotoğraflar alıntıdır.ZATEN KENDİNİ BELLİ EDİYORDUR.emeğe saygı

3 yorum:

  1. ne güzel tarihi yarımadayı yaşamışsınız bir sakin zaman olsa şairleşsek biz de güzelliğiyle

    YanıtlaSil
  2. oy oy oy benım arkadasım saırmıs haberım yokmus..cok o buzdagından cekılmıyorsun oyle buarada:))

    YanıtlaSil

şirin yorumlarınızı okumayı seviyorum..hadi bakalım sen de yaz bişeyler..